İstanbul’da bazı yerler vardır arabayla hep önlerinden geçeriz ama şöye uzun uzun gezmek için hiç fırsat yaratamayız. Arnavutköy’de benim için böyle. Ya yemek için gelirim, bu da akşam saati olur ve karanlıkta dolaşmanın bir anlamı kalmaz, ya da sahil tarafında bir işim olur, ona da hep son dakikada yetiştiğim için yine dolaşmaya vakit olmaz 😕 Ama geçtiğimiz günlerdeArnavutköy’ün şöyle geniş geniş tadını çıkarttım. Önce ara sokakları keşfe çıktım ve oradaki güzel binalar ve kapılar beni büyüledi. Sonra çocukluğuma döndüm ve Berryli kağıt helvalar buldum mahalle bakkalından. Bol bol fotoğraf çekmeyi ve çektirmeyi de tabii ki ihmal etmedim. Arnavutköy adının da nereden geldiğini araştırdım: Eskiden bu bölgede yaşayan Arnavut bir köylü varmış. Bu bölge Edirne ve Avrupa’ya gidiş güzergahı üzerinde yer aldığı için buradan geçenler bölgeye “Arnavut’un köyü” diyorlarmış, gel zaman git zaman adı Arnavutköy olarak değişmiş. Evet Arnavutköy sadece arabayla geçmek için değil doya doya gezmek içinmiş onu bu keşif günün sonunda anladım. Henüz kara kış bastırmadan siz de bence bir zaman ayırın ve rengarenk sokaklar içinde kendinizi kaybedin 😉
Kot: Zara
T-Shirt: No Name
Ayakkabı: Yargıcı
Mekan: Arnavutköy sokakları
Fotograflar: Gurhan Kara
No Comments